İkinci Bir Çoçukla Birlikte Gelen Kardeş Kıskançlığı
Ailelerin ikinci bir çoçuk düşünmeden önce,ikinci bir çoçukla gelebilecek sorumlulukları bilmeli,ilk çoçuğun kardeş ile birlikte yaşayacağı ruhsal değişikliklikleri iyi bilmelidir.
“Kardeş kıskançlığı” aynı aile çocuklarının ebeveynlerinin ilgisi veya birbirlerine üstünlük için çekişmesine, bir kardeşin diğerinde olan özelliğe sahip olmak istemesine denir. Kıskançlık duygusu çocuğun ebeveynin “sevdiği tek kişi” olma isteğinden, arzusundan kaynaklanır.
Kıskançlık doğaldır. Acı da vericidir. Bir çocuğun kardeşini kıskanması veya ona zarar vermek istemesi kötü bir çocuk olduğunu göstermez. Çocuğun hayatını eve yeni gelen bir kardeşle paylaşmak zorunda olduğunu öğrenmesi, çoğunlukla çocuğu mutlu etmez ve bu süreci bir peri masalı gibi yaşayamayabilir.
Anne-baba sevgisini paylaşmak kolay değildir.
Anne babalar sevgilerini eşit olarak çocukları arasında paylaştırmak zorunda hissederler genellikle. Oysa anne-baba sevgisi eşit olarak paylaştırılabilecek bir şey değildir; aynı güzel bir pastanın dilimlerini eşit olarak bölmenin çok zor olması gibi. Bunu yapmaya çalışmanın, kıskanmasın diye bir çocuğa bir şey alırken hep aynısından diğerine de almanın, ilgi eşit olsun diye çocukları anne ve babanın sadece biriyle annenin, diğeriyle babanın zaman geçirmesi şeklinde paylaşmasının vb. kıskançlığı arttırmaktan başka faydası olmaz.
Üstelik bu yüzden çocuk “hepinizi eşit seviyoruz” vb. diyen anne-babanın sözlerine olan güvenini kaybetmeye ve günlük olaylardan daha çok etkilenmeye başlar.
Her çocuğun kendine ait bir annesi, bir babası vardır; tıpkı her bir çocuğun kendi anne babası için tek olması gibi. Çocuklar sevgiyi eşit paylaşmak istemezler. Aynı şekilde değil, kendilerine özel, ayrı biri olarak sevilmek isterler.
Bir çocuğun kardeşini kıskandığı nasıl anlaşılır?
Çocuklar kıskançlıkları ile baş edemediklerinde, onu bastırdıklarında bu kıskançlık çeşitli belirtiler ve yaramazlıklar şeklinde ortaya çıkar. En sık görünümleri aşağıda gibidir:
Bir belirti olarak:
kabuslar
kardeşine zarar vermek
alta kaçırmak
parmak emmek
ortalığı kırıp dökmek
tırnak yemek, saç yolmak
yemek yememek
içe kapanmak, isteksizlik
baş ağrısı, mide bulantısı vb.
cilt lekeleri
Gizli davranışlar-“yaramazlıklar” olarak:
sürekli rekabetçilik, veya tüm yarışmalardan kaçınma,
sürekli girişken, popüler olmaya çalışma veya kendine güvensiz ve itaatkar olma,
kayıtsız veya cömert olma,veya insafsız açgözlülük
Hangi durumlarda kıskançlığa sık rastlanır?
-Büyükler küçükleri onlara daha çok ilgi gösterildiğinden, küçükler daha çok korunduklarından kıskanır. Büyük çocuğun kardeşi geldiğinde birdenbire aklı başında davranması, örnek olması, annesine yapışmış bu minicik şeyi kabullenmesi, o küçük olduğu için ona öncelik tanıması gerekmektedir. Yeni bir üyenin aileye katılması büyük çocuk için mutlaka kıskançlık ve üzüntü getirir. Evdeki saltanatını hiç kimse kaybetmeye yanaşmaz.
Peki bu durumla çocuk nasıl baş eder? Anne-babanın dikkatini üzerine çekmek için yeniden kardeşi gibi bir bebek olarak. Yani düşmanı gibi davranmaya başlayarak. Bu yüzden büyük çocuk yeniden altını ıslatabilir, kekeleyebilir, kucak isteyebilir, parmak emebilir.
-Küçük çocuklar da büyükleri kıskanır; çünkü kendileri daha ayakta duramaz, yürüyemezken büyüklerin koştuğunu, kendisi daha öğretmeniyle konuşmaya çekinirken ötekinin kız tavladığını vs. görür. Bunu kaldırmak kolay olmaz. Küçük çocuğa hayat adeta adil davranmıyor gibidir. O da isyan eder ve her şeyi yapmak ister.
-Kıskançlığı etkileyen bir başka unsur da çocuklarının özgürlüklerini veya eşleriyle daha iyi olan ilişkilerini kıskanan anne-babalardır. Kendi çocukluk çağlarında kardeşi rekabeti ve kıskançlığı çözülememiş yetişkinler anne baba olduklarında böyle sıkıntılar yaşayabilir. Çocukları yoğun bir kıskançlık yaşayan ailelerde mutlaka çocuktan başka kıskançlık yaşayan bireyler de vardır. Çocuk da ailede birkaç kişinin birbirini veya başkalarını kıskandığını da hissedebilir ve bu kıskanan aile bireyleriyle çeşitli şekillerde özdeşleşebilir.
-Boşanmalar ve yeniden evlenmeler de kıskançlığı arttırabilir: “Eğer annem beni terk edebiliyorlarsa, babam da terk edebilir ” diye akıl yürütür çocuklar. Anneleri telefonla konuştuğunda öfke nöbeti geçirebilir veya babaları dışarı çıktığında huzursuz olurlar. Bu çocukların en son istedikleri şey ebeveynlerini yabancı bir yetişkinle paylaşmaktır.
Kıskançlık her zaman olumsuz şekilde etkilemez.
Vurgulayalım: Kıskançlık doğal bir duygudur: Sahip olmanın çok önemli olduğu günümüz toplumumuzda, bir başkasının sahip olduğunun aynısını elde edememek çok zordur. Oysaki kıskançlık bireyi yapılandıran doğal bir olgudur. Ancak eksiklik hissedildiğinde bir şeye arzu duyulur. Kimi zaman hayatta ilerlemek eksiklik yaşamaya ve bunu aşmak için uğraşmaya, kıskançlık bedelinin ödenmesine bağlıdır. Rekabet etmek, yarışmalarda, sınavlarda kazanmak istemek aslında kötü bir şey değildir; başarma arzusunun tepesinde kıskançlık yatar.
Kıskanan çocuğa nasıl davranmak gerekir?
-Öncelikle kıskançlık duygusunu dışa vurmasını teşvik etmelidir. Çocuğun kıskançlık duygusunu empati ile karşılamak önemlidir, kendimizi onun yerine koyarak anlayış göstermemiz gerekir.
-Kıskançlık davranışlarını kınamamalı ve ayıplamamalıdır. Kınanınca kendisini kötü hisseden çocuk, muhtemelen bundan kardeşini sorumlu tutacak ve ona karşı olumsuz, düşmanca duygular besleyecektir.
– Kardeşler arası problemler, bir kardeşin ihmaline bağlıysa, anne babalar ile çocuklar arasında düzenli ve güvenli birliktelik sağlanmalıdır.
-Çocuklar arasında kıyaslama yapmamalıdır.
-Kavga eden çocuklara evde ayrı oyun yerleri hazırlanabilir.
-Aile büyüklerinin kardeşlerin aralarında çıkan anlaşmazlıklara aşırı şiddetli değilse karışmaması gerekir; kardeşlerin sorunlarını kendi içlerinde çözmeyi öğrenmeleri önemlidir
– Eğer kardeşlerin kavgalarına müdahale etmek gerekiyorsa, kimin haklı olduğu üzerinde değil, birlikte çözüm bulmalarına odaklanmalıdır.
Kardeşinin olacağı çocuğa nasıl söylenmelidir?
Mümkün olduğunda şaşaasız ve törensiz, kısa bir şekilde. Çoğu zaman “Ailemize yeni bir bebek katılıyor” demek yeterlidir.
Kardeş doğmadan önce büyük çocukla ilgilenirken şunlara dikkat edilmesi önemlidir:
-Bebek dünyaya gelmeden önce büyük çocuğu dünyanın merkezi haline getirmemek, ona bağımlı yaşamamak, her şeyi ona göre yapmamak önemlidir. Çocuğun her istediğinin yapılmaması, her an onun yanında olmamak önemlidir.
– Anne karnı belirginleştikten sonra bebeği sevme çalışmaları yapmak, bu çalışmaları yaparken onu annenin yakınında tutması ve ona dokunmak iyidir
– Kardeşi için onun dikkatini çekebilecek düzeyde alışveriş yapmamaya özen gösterilmelidir.
-Kardeşi doğmadan önce büyük çocuğun yatağını ve odasını anne-babanın odası ve yatağından çoktan ayırmış olmak gerekir.
– Anne doğumdayken büyük çocuğun hastane içinde değil de, hastane bahçesinde güvendiği bir kişi, tercihen baba ile birlikte olması, kardeşi ile ilgili duygularının konuşulması, sorularının kısaca cevaplanması ona yardımcı olacaktır.
Kardeşi doğduktan sonra ise şunlara dikkat edilebilir:
-Büyük çocuk annesiyle doğum sonrasında anne rahatladıktan sonra görüşmelidir; çünkü annesini hasta, bitkin, zayıf halde görmesi bebeği veya kendisini suçlamasına sebep olacaktır.
-Kardeşle ilk karşılaşması mümkünse bebeğin kendi yatağının yanında olmalıdır.Gerekirse, kardeşten gelen güzel bir “merhaba” hediyesi büyük çocuğu rahatlatabilir.
-Anne bebeği emzirmeye başladığında bir kolunda bebeğin, diğer tarafında da büyük çocuğun olması önemlidir. Annenin bir taraftan bebeği emzirirken diğer taraftan da onunla sohbet etmesi büyük çocuğu mutlu edebilir.
kaynak/koruyucuruhsağlığı