Çoçuklarda Kaygı ve Nedenleri
ÇOCUĞUNUZ KAYGILI MI?
Kaygı her insanın yaşamı boyunca hissettiği doğal ve gerekli bir duygudur. Yaşamın devamlılığını sağlamaya yardımcı olur ve zor görevlerle baş ederken motivasyon sağlar. Örneğin, her sınav öncesi yaşanan bir miktar kaygı rahatsızlık verse de bizi çalışmaya iter. Fakat zaman zaman kaygının dış dünyadaki olaylarla orantısız şekilde arttığı ve kişinin hayatını olumsuz yönde etkilediği görülür. Çocuklarda, doğal ve yararlı kaygı ile bir soruna işaret eden kaygıyı birbirinden ayırmak için şunlara dikkat etmek gerekir:
*kaygının beklenenden şiddetli olması
*kaygının beklenenden uzun sürmesi
*hayatı olumsuz yönde etkilemesi
*kaygının kaynağının anlaşılamaması
*gelişim dönemlerine göre beklenen doğal kaygılardan farklı olması
Çocukların gelişim dönemlerine göre şiddetlenmesi doğal kabul edilen kaygılar aşağıda belirtilmiştir:
– 0 – 5 ay: Yeni ve beklenmedik her şey… (Ani gürültü, parlak ışık vb.)
– 5 – 10 ay: Yabancı kaygısı…
– 12-18 ay: Anneden ayrılma kaygısı…
– 2 – 5 yaş: Karanlık, hayalet, cadı, gök gürültüsü, terk edilme ya da ailenin tutumuna göre dilenci, öcü, hırsız vb.
– 5 – 7 yaş: okul, karanlık, kaybolma, yalnız kalma, zarar görme, yaralanma, hayvanlardan korkma…
– 7 – 12 yaş: hayvanlar, kendisine zarar verebilecek insanlar, hırsızlar, cinler ve hayaletler, sınavlarda başarısız olma, sınıfta kalma vb.
– 13 – 18 yaş: beğenilme, onaylanma, bir gruba ait olma ya da grup tarafından dışlanma, topluluk önünde küçük düşme vb.
Kaygı kendini çok değişik şekillerde gösterebilir:
Aşırı hareketlilik, saldırganlık, dikkat dağınıklığı, tuvalet problemleri, tikler, kekeleme, takıntılar, içe çekilme, sosyalliğin azalması, uyku sorunları, yeme sorunları, bedensel rahatsızlıklar (alerji, karın ağrısı, baş ağrısı, kusma vb.), tırnak yeme, okula gitmek istememe, fobiler, yaşının grisinde davranışlar, her şeye boyun eğme
Kaygıyı arttıran bazı nedenler:
Olumsuz deneyimler: Hastalık, kaza, şiddete maruz kalmak, yakınlarının kaybı, boşanma, taşınma, sınıf değişikliği, okul değişikliği vb.
Ebeveynlerin hatalı tutumları: Aşırı otoriter ve müdahaleci tutumlar, beklentilerin çok yüksek olması, aşağılama, tehdit, ilgisizlik, tutarsız davranışlar vb.
Ebeveyn ve çocuk ilişkisini olumsuz yönde etkileyen durumlar: Ebeveynlerin kendi kaygılarını çocuğa aktarmaları, çocuğun kaygısını yatıştırmakta yetersiz kalmaları, ebeveynlerin psikolojik sorunları… Örneğin takıntılı derecede titiz olan bir ebeveynin çocuğuna sürekli kaygı dolu uyarılar yapması. “Dışarısı mikrop dolu, hiçbir şeye dokunma” vs.
Ailelere Öneriler
– Kaygının doğal bir duygu olduğunu unutmayın ve çocuğa da bunu hissettirin: “Herkes önemli bir sınav karşısında kaygılanır, bunu hissetmen çok normal” vb.
– Kaygılarını dinleyin, anlamaya çalışın. Küçümsemeyin, “Bunda kaygılanacak ne var?” gibi cümleler kullanmayın.
– Korkutmayın. Terk etmekle, bırakıp gitmekle tehdit etmeyin: “Ağlamaya devam edersen bu evden gideceğim!” vb.
– Kaygılarıyla ilgili onu konuşturun; sordukları ne kadar anlamsız ve saçma gelse de cevap vermeye çalışın. Örneğin: “Bu konu senin canını sıkmış görünüyor. Bana biraz anlatır mısın, merak ettim ne hissettiğini” vb.
– Onu zorlayıp kaygılandığı durumla karşı karşıya getirmeye çalışmayın. Örneğin kediden korkan bir çocuğu kediye dokunmaya zorlamayın.
– Kaygısının üstesinden aşama aşama gelmesi için ona zaman tanıyın. Örneğin doktora gitmekten korkuyorsa, mümkünse hasta olmadığı, muayene veya iğne olmayacağı bir zamanda doktoru ziyaret edin. Önceden yapılan bu ziyaret hasta olduğunda doktora gitmesini kolaylaştıracaktır.
– Kaygılarına onunla birlikte çözüm yolları arayın. Örneğin geceleri karanlık ve yalnız uyumak onu kaygılandırıyorsa, odasına seveceği renkli bir ışık almak, hoşlanıyorsa uyku öncesi hafif bir müzik açmak vb.
– Kaygılandığı durumlarda ona sarılarak güven verin, yanında olduğunuzu hissettirin.
– Çocuğunuzun olağan dışı kaygıları varsa, bu kaygıları yaşamını olumsuz yönde etkiliyorsa bir ruh sağlığı uzmandan yardım isteyin.
kaynak/koruyucuruhsağlığı