Bezeme Sanatı
Rumi ve hatayi bezemeli kâse
Osmanlı, İznik
1480 civarı
Çini hamuru, astarlı zemin üzerine sıratlı bezeme
Taş Bezeme
Genel Bir Bakış
İngilizce ve Almanca Ornament, Fransızca Ornement, Arapça Tezyinat denilir.
En genel anlamda, bir biçimin yüzeyinde düz ya da kabartma, boyalı ya da boyasız birtakım örgelerle oluşturulan düzenlemedir.
İnsan, en erken çağlardan bu yana yaşadığı çevreye görsel olarak katkıda bulunmuştur. Belirli bir işlev ve amaç için yaratılmıi herhangi bir biçimi göze hoş gelecek biçimde yoğurmuş ya da çeşitli eklemelerle bezemiştir. Bezeme olgusu insanlık tarihi ile başlar. İnsan kendini, kullandığı eşyayı bezer, içinde yaşadığı, en dar anlamıyla konut mekanını ve en geniş anlamıyla kent mekanını bezer. Günümüzde ise insan mekanının boyutlarının genişlemesine koşut olarak, uzaysal bezeme kavramı konu olmaya başlamıştır. Bezemekte amaç çevreyi güzelleştirmektir. bezemede kullanılan en yaygın örgeler bitkiler, figüratif (insan, hayvan) geometrik, yapısal, doğal ve eşya, giysi ya da takı örgeleridir. Bunlar, her üslubun kendi bezeme ilkeleri doğrultusunda ve kullanıldığı yere göre değerlendirilir.
Kültürlerarası etkileşim sonucunda örgeler bir kültürden öteki kültüre aktarılarak varlıklarını sürdürmüşler; ancak çoğu kez biçim ve içerik olarak değişime uğramışlardır.
Tarih öncesi dönemlere ait kazılarda çıkan çanak – çömlek gibi buluntularda, düz ve eğri çizgilerin birbirine paralel ya da çapraşık olarak çizildikleri görülür. Bu ilkel bezeme örneklerinde ayruca daire, nokta ve sarmal çizgiler de bulunur. Neolitik Çağ’da hayvan biçimlerinin kullanılmaya başladığı dikkati çeker. Başlangıçta doğal biçimleriyle kullanılan hayvan figürleri zamanla soyut bir niteliğe bürünmüşlerdir.
Orta Asya’da görülen Hayvan Üslubu’nda birbirleri ile savaşan çeşitli hayvanlar iç içe sarılmış karmaşık düzenlemeler oluşturur. Matematik konusunda yaratıcı olan Mısırlılar ilk kez bezemede geometrik ilkelere dayalı, Damalı, Baklava, Zikzak gibi düzenlemeler geliştirmişlerdir. Mısır sanatında, bezeme örgelerinde çeşitlilik çarpıcıdır. Gül, helezon, lotus, papirüs yaprağı, asa, kamçı, yılan, akbaba, skarabe, devekuşu kuyruğu,haç, gamalı haç (svastika), kanatlı güneş kursu, kurban tepsisi, sfenks ve hayvan başlı insan figürleri; zengin bezeme örgesi programını sergiler.
Mezopotamya sanatında bezeme sözlüğü daha da zenginleşmiştir. Geometrik bezemenin yanı sıra betimlemeye yönelen bir bezeme üslubu ile karşılaşılır. Kale siperi, ziggurat, balıkpulu, örgü, kurs, kemerleme, mızrak ucu, palmet, ortasından çam kozalağı ve çiçek çıkan yaprak demeti, püskül, rüzgar kursu, gülbezek, dolamadal, yıldız, papatya, hayat ağacı, insan başlı aslan ve boğa, kuş gibi örgeler yüzey bezemesi olarak mimarlıkta yer almışlardır.
Çin’de bezemenin niteliği çok farkldır. Her örge ir düşüncenin simgesidir. Çin’de bezemenin kaynağı Çin Kozmonogisidir. Ejder, ateş kuşu, balık, kaplumbaüa, dalgabezek, yuvarlak Tai-ki ve yanındaki çizgiler, trigram; anlam yüklü imlerdir. Japonya’da bezeme, Çin bezemesine göre, doğaya dönüktür. Doğadan alınan örgeler stilize edilmiştir. Bezeme düzenlemeleri daha serbest ve dağınıktır.
Yunan sanatında bezeme, Yunan mimarlığındaki Dor, İon ve Korinth düzenleri ile ilişkili olarak biçimlenmiştir. Dor üslubu yalın ve ağırbaşlı bir üsluptur. İon üslubu zarif ve çizgiseldir. Korinth ise heykelsidir ve bu üslupta kenger (akant) yaprağı ile çok karşılaşılır. Yunan sanatında çok kullanılan bir başka örge de kıvrıl daldır. Sapak (fret), palmet, ulama, kıvrım, menderes (meandr), boncuk, fırıldak, zeytin tanesi ve dalı, yürek biçimi, defne dalı, sarmaşık, lotus, girland, bereket boynuzu ve mitolojik figürler gibi örgeler de sık kullanılır. Hellenistik dönemde önemli yenilik, bezeme sözlüğüne kemer ve sütın gibi yapısal öğelerin katılmasıdır. Roma bezemesinin kaynağı, Yunan bezemesi olmuştur.
Üsluplara göre farklılıklar olmakla birlikte bezeme örgelerinin bir araya getirilmesinde denge, oran, ölçü, simetri, uyum, ritim, yineleme, almaşık dizme gibi belirli kurallar vardır.
Düzenleme, bir yüzey üstünde istenen biçimleri dengeli ve göze hoş görünecek biçimde bir araya getirmektir. Antik Çağ’da Altın Oran ve Portred’ Harmonie olarak bilinen denge kuralları saptanmıştır. Orta Çağ Hristiyan mimarlığında, özellikle Gotik dönemde bezeme, yığınlar halinde kullanılmaya başlanmıştır. Antik bezeme sözlüğü bırakılmış, sivri kemer gibi yeni yapısal öğeler mimarlığa girmiş ve kırlarda, ormanlarda bulunan en önemsiz çiçekler bile betimlemelerde yer almıştır. Bu dönemde bezemenin içeriği de değişmiş ve bezeme eğitsel bir nitelik kazanmıştır. Örneğin din, bezeme aracılığıyla yandaşlara anlatılmıştır. Rönesansla birlikte Yunan ve Roma bezemesi yeniden yüceltilmiş, bezemede yığılma yerine denge ve soyluluk aranmıştır. Vazo, kupa, havuz teknesi, kartuş ve bezeme panoları Rönesans bezemesi ile ortaya çıkan yeni örgelerdir. Barok bezeme, Rönesans bezemesinin abartılması ve heykelsileştirilmesidir. Bu dönemden sonra Avrupa’da kısa dönemli aralıklarla Rokoko, Ampir, Yeni Klasikçilik, Art Nouveau gibi bezeme üslupları yeni biçimler yaratmışlardır. Çağdaş sanat anlayışıysa bezeme kural ve biçim seçimine sonsuz özgürlük getirmiştir.
İslam bezemesi, öteki kültürlerin bezemesinden çok değişik bir düzeyde gelişme göstermiştir. Betimlemenin zamanla sınırlandırılmaması, İslam bezemesinin çoğunlukla bitkisel, geometrik ve yazı (hat) bezeme türleri ile biçimlenmesine neden olmuştur. Hangi tür bezeme kullanılırsa kullanılsın, düzenleme geometrik şemalara dayanır. İslam bezeme estetiğini kuran, bu geometrik şekillerdir.
Bitkisel bezeme ve yazı bezemesinde de çember, çokgen, kare, dikdörtgen, üçgen gibi geometrik biçimler düzenlemeyi kurar. İster bir el yazması sayfası, ister bir duvar parçası olsun düzenleme dikdörtgen ve kare çerçevelerle kurulur. İslam bezemesinde bir diğer ilke yüzey doldurmasıdır.
Yüzey doldurmalarında kapalı düzenlemeler yerine açık ve sonsuz düzenlemelere gidilmiş ve birbirinin içine giren, girift bezeme (arabesk) düzeni geliştirilmiştir. İslam bezemesinin en özgün öğesi MUKARNAS’tır. Yüzey bezemesindeki geometrik bezemenin üçüncü boyuta yansıması olan Mukarnas, dünya bezeme tarihine İslam mimarisinin bir katkısıdır.
İslam bezemesinin önemli bir grubunu oluşturan Türk bezeme sanatında bitkisel örgeler; çiçekler, yapraklar, ağaçlar ve meyvelerdir. Çiekler içinde doğal betimlemeler dışında Hatayi olarak adlandırılan, kökeni belli olmayacak biçimde stilize edilmiş örge grubu, önemli bir yer tutar. Hayvansal örgeler efsanevi ve stilize hayvan biçimleridir. İnsan örgesi daha çok saray çevresinde ve sınırlı olarak kullanılmıştır. Geometrik bezeme çember, üçgen, kare, çokgen çok köşeli yıldızların oluşturdukları bezeme grubudur. Genellikle bu örgeler birbirinin içine geçerek sonsuz düzende olurlar. Yazının da KÜFİ, NESİH, SÜLÜS gibi çok çeşitleri vardır. Yapı örgelerine Tezhip’te, işlemede ve mimarlıkta çok rastlanır. Bulut, güneş, ay, deniz, ateş gibi doğal örgeler çoğu kez simgesel içerikle kullanılmıştır. Bunlar dışında vazo, kandil, şamdan, gemi, kalyon, ev ve savaş eşyası, insan giysisi ve takısı da Türk bezeme sanatının sözlüğüne alınmıştır. Tüm bu örgeler mimarlıkta da panoları, bordürleri, alınlıkları, köşelikleri, şemseleri ve rozetleri bezer. 18. yüzyıldan öteye Batılılaşma süreci içinde Türk bezeme sanatı değişime uğramış ve Batı Avrupa sanatının Rönesans, Barok, Rokoko, Ampir, Yeni Klasik, Art Nouveau bezeme örgeleri, geleneksel bezeme anlayışıyla betimlenerek BatAvrupa üsluplarının Türk çeşitlemelerini oluşturmuşlardır. 1910’lardan sonraysa yeniden Osmanlı klasik dönem bezemesine dönülmüştür.
Kaynak: Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, A. Ödekan
Bezemeli Gotik
İngiliz Gotik mimarlığının yaklaşık 1250-1350 yılları arasındaki dönemine verilen addır (Decorated Style). Fransa’daki Alevli Gotik üsluptan önce ortaya çıkmıştır. Bu üslupta gerçekleştirilmiş yapılarda, Gotik tonozlar, eğtisel üçgenlerle parçalara ayrılmış ve karmaşık bir çizgi ağıyla örülmüş, dolayısıyla Tonoz strüktürü okunamayacak duruma gelmiştir. Exeter Katedrali’nin tonozları (1280) ve cephesi, Lichfield Katedrali’nin tonozları, Ely Katedrali’nin transepti (1235’ten sonra), Bezemeli Gotik’in başlıca örneklerini oluşturur.
Bezeme Sanatının Tarihsel Evrimi
Tarih öncesi bezeme sanatı ile ilgili bilgileri o dönemden kalan çanak çömlek türü kapların üzerinde görüyoruz. Dünyanın çeşitli yerlerinde yapılan kazılarda aynı döneme rastlayan bezemelerin birbirine benzediği görülmüştür. Bunlar, genellikle düz ve eğri çizgileri yan yana dizilmesi ya da kesişmesinden meydana gelen ilkel bezemelerdir. Daha sonra yapılan bezemelere yuvarlak ve yay biçimindeki örgelerin de eklendiği görülmüştür.
Cilalı taş devrinde yapılan bezemelerde doğadan alınan hayvan modellerine rastlanmıştır. Bu devirde hayvanlara ve dinsel düşüncelere verilen önem, bezeme çalışmalarına da yansımıştır.
Cilalı taş devrinden sonra insanlar yerleşme alanları belirlemiş ve toplumlar oluşmaya başlamıştır. Buna bağlı olarak kullanılan eşyaların üzerinde o toplumun özelliklerini yansıtan bezemeler yapılmıştır. Böylece uluslaşan toplumlar, kendilerine özgün bezemeler üretmişlerdir. Bu çalışmalar zamanla ve göçler nedeniyle diğer ulusların yaptığı bezemelerden de etkilenmiştir. Ancak bu etkilenmeler, ulusun özünde olan yapısal farkı değiştirmemiştir.
Ulusların özelliklerini taşıyan bezemeler genellikle o milletin kimliğini belgeler. Bezeme konusunda araştırma yapan bir kişi, gördüğü bezemenin hangi ulusa ait olduğunu bilir.
Mısır Bezeme Sanatı
Mısır bezeme sanatı, geleneklere ve kurallara bağlı olarak gelişmiştir. Konularını geometrik şekillerden, yerel bitkileri olan latüs ve papirüs yaprak biçimlerinden almıştır. Ayrıca yılan ve akbaba gibi hayvan şekillerine de yer vermişlerdir. Yunan bezemeleri ile çok yakın benzerlikleri vardır. Özellikle kenar bezemelerinde kullanılan “Fret” (aşık yolu veya sapak) tipi örgeler, Mısır bezemelerinde bütün yüzeyi kaplar. Kumaş bezemelerinde de, yüzeye dağılan düzenli geometrik şekiller arasına, çiçek ve yaprak örgelerinin serpiştirildiği görülmüştür.
Çin bezeme sanatı
Çin bezemelerinin özelliği, inançlarına bağlı efsanevi bir belge olmalarıdır. Geçmişteki yapıtlara tutkun oldukları için, çoğu kez aynı örgeleri sık sık kullanmışlardır. Çinliler, doğayı olduğu gibi anlatmaktan kaçınmış, doğadaki nesnelere dini inançlarının gerektirdiği gibi biçim vermişlerdir. Örneğin bulutlar, dalgala ve ejderha tipi düşsel hayvanlardan karmaşık biçimde bezemeler düzenlemişlerdir.
İpekli kumaşların ve baskı sanatının dünyada ilk yapımcısı Çinliler olduğu için, kumaş üzerine yapılan baskılarda en iyi örnekleri vermişlerdir. Çin bezemeleri; Orta Asyalıların, Tibetlilerin hatta Japonların yaptıklarına çok benzer. Bunları birbirinden ayırmak oldukça güçtür. Doğu Asya uluslarının bezemelerinde ortak özellikler vardır. Geometrik ölçülerden uzak, serbest bir düzenleme ile canlı ve temiz renkler, bu özelliklerin başında gelir.
Japon bezeme sanatı
Japon bezemeleri ilk bakışta Çinlilerin yaptıklarına benzer. Fakat incelendiğinde, aralarındaki farklılık görülür. Japon bezemelerinde doğadan alınan görünümler çoğunluktadır. Kullandıkları örgeler deniz ve denizle ilgili şekiller, ağaç ve çiçekler, güneş ve benzeri biçimlerdir. Genellikle yaptıkları bezemelerde bir resim düzeni sezilir. Geonetrik düzenlemeler içinde stilize edilmiş yaprak ve çiçeklerden oluşan örgelere rastlanır. Japon bezemelerinin bir özelliği de temiz ve canlı renklerden oluşur.
Hint bezeme sanatı
Hintliler, bezemelerindeki örgeleri sık ve girişik olarak düzenledikleri için yüzeyde boş yer bırakmazlar. Bir çiçek yerine birçok çiçek, bir dal yerine birçok dal yaprak tüm yüzeyi doldururlar. Bu nedenle, sade güzelliği tanımazlar.
Yunan Bezeme Sanatı
Hellenistik çağın başarısı bu alanda da kendini göstermiştir. Yunan bezemeleri, mimari yapıtların düzenine uygun şekilde geliştirilmiştir. Örgeler, düzgün ve açık çizgilerle biçimlendirilmiştir. Palmet, sarmaşık, lotus çiçeği, defne ve zeytin dalı, Yunan bezeme sanatının değişmez örgelerindendir.
Yunan bezemelerinin özünü kapsayan “Fret” (aşık yolu ya da sapak) türü örgelerin, Mısır sanatından alındığı sanılmaktadır. Bu bezeme türü daha önce de Ön Asyfa ve Orta Asya’daki insanlar tarafından eşyalar üzerinde kullanılmıştır. Mısırlı ve Orta Asya kökenli sanatçılar, fret tipi örgeleri sürekli çizmenin güzellik bakımından gerekli olmadığını düşünmüşlerdir. Oysa Yunanlılar, bu örgeleri kesintisiz devam ederek çizmişler ve kenar bezemesi şeklinde kullanmaya özen göstermişlerdir.
Roma Bezeme Sanatı
Romalıların yaptğı bezeme çalışmalarında Yunan örgelerinin etkisi görülmüştür. Ancak bunlara zenginlik ve gösteriş vereceğiz diye saflığını ve güzelliğini bozmuşlardır. Daha süslü görünmesi için örgelerde ayrıntılara girme yolunu seçmişlerdir.
Romalılar “Fret” tipi bezemeleri, mozaik tekniği ile işledikleri yollarda kullanmışlardır.
Arap Bezeme Sanatı
Arap bezemeleri daha çok geometrik düzenlemelerden oluşur. Arapların İslamiyetten önceki bezemeleri ile sonrakiler arasında oldukça büyük farklılıklar vardır. İlk Arap bezemelerini kumaş eşya ve küçük el işleri üzerinde görmekteyiz. Bu işlemeler, tarih öncesi kavimlerin yaptığı çanak ve çömlekler üzerindeki bezemeler gibi çizgiler ve geometrik biçimlere benzer. Arapların İslamiyetten sonraki bezemelerinde Türk örgelerinin etkisi açıkça görülür. Bununla birlikte Araplar, bezemede Türk bezemeleri kadar beğenilen biçimler yapamamış ve sadeliklten uzaklaşmışlardır.
Arap bezemelerinde, mimarisinde olduğu gibi yöresel ayrımlar vardır. Örneğin Kudüs, Mısır, Cezayir ve İspanya’daki İslam yapıtlarında bezemeler, birbirinden ayrı özellik taşır.
Türk Bezeme Sanatı
Türklerin tarih öncesi dönemlerde süsleme alanında kullandıkları ilk bezeme örgeleri, geometrik çizgiler ve bazı simgesel biçimlerdir. Bu örgeleri kilden yaptıkları çanak, çömlek gibi eşyalar üzerinde uygulamışlar ve ilkel boyalarla da renklendirmişlerdir. İlk Türk boyları sık sık yer değiştirme zorunluluğunda kaldığı için çadır hayatı yaşantısına girmiştir. Çadır hayatındaki günlük eşyaların üzerini bezemeye özen göstermişlerdir. Kilim ve örtülerini renkli iplerle basit ve geometrik biçimler vererek işlemişlerdir.
Son yıllarda Orta Asya’da yapılan kazılarda Türklerin yaptığı sanat eserleri “Kurgan” adı verilen mezarlarda bulunmuştur. Metalden yapılmış eşya ve silahlar üzerindeki hayvan şekilleri başlıca bezeme örgeleridir. Yaşantılarında önemli yeri olan koyun, kurt, geyik, aslan, kartal gibi hayvanları konu alan resim ve bezemeler bugün de hayranlıkla seyredilmektedir. Hayvanların boynuz, kana, kuyruk gibi kıvrılarak çizilebilen kısımlarında, olduğundan fazla deformasyon gösterilmiştir. Böylece bezeme amacıyla doğadan alınan bu biçimler, uygulandığı eşyanın şekline göre kırpılmış, uzatılmış, yassılaştırılmış ya da genişletilmiştir.
Türkler, Hunlardan Osmanlılar’a gelene kadar değişen adlar altında yirmiye yakın devlet ve imparatorluk kurmuştur. Varlıklarını 3000 yıla yakın koruyan bu topluluklarda, değişen yalnızca hanedan adları olmuştur. Sanat, kültür ve gelenekleri birbirine bağlı olarak bugüne değin süregelmiştir. Hun imparatırluğundan sonra Orta Asya’daki yaşam koşullarının güçleşmesi, Türklerin değişik yönlere göç etmesini zorunlu kılmıştır. İran üzerinden Mezopotamya, Anadolu, Afrika ve Avrupa’nın ortalarına kadar göçen atalarımız, kaldıkları yerlerde sayısız sanat eseri yapmışlardır. Yapıtlara kendi sanat anlayışlarını da katarak, bulunduğu yöredeki sanatı en üst düzeye çıkartmışlardır. Ayrıca Hellenizm, Hristiyanlık ve İslamiyetin birbiri ardından Asya’ya sarkması, Türklerin sanat çalışmalarının bu yollardan diğer ülkelere yayılmasına yol açmıştır.
Türk bezeme sanatının gelişmesi, İslamiyetten sonra hızla ilerlemiştir. Bunda İslamiyet kurallarının resim ve heykel çalışmalarını yasaklamasının etkisi vardır.
Resim ve heykel yapma yeteneği, yerini bezeme ve mimari sanatına bırakmıştır. Dine verilen önem nedeniyle ilgili yapı, kitap ve eşyaların daha güzel görünmesi için, gereken yerlerine bezemeler yapılmıştır.
Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu zamanında yapılan eserlerdeki bezemeler, Türk bezeme sanatının altın devridir. Bu dönemlerde bezeme çalışmaları bilimsel bir alana kaydırılmış, daha güzelini yapma çabası gösterilmiştir. Selçuklular ve onları izleyen Anadolu Beylikleri zamanında bezeme sanatı, okullarda ve ilgili atölyelerde öğretilmiştir. Daha sonra Osmanlılar döneminde bu çalışmalara İstanbul Sarayı’nın nakışhanesi de katılmıştır. Bu dönemde cami, medrese, köşk gibi yapıların bezemeleri yarışma yoluyla sanatçılara duyurulup, en güzellerinin yapılması sağlanmıştır. Bu yapıtların duvarlarını süsleyen çini panoların üzerindeki bezemeler daha çok; stilize edilmiş çiçekler, çiçek sapları ve yapraklardan oluşmuştur.
Türklerin şimdiye kadar bezeme alanında yaptığı çalışmalar, diğer uluslarınkinden çok daha özenli ve güzeldir. Fakat her alanda olduğu gibi, bezeme alanında da kendimizi Batıya tanıtmada ve anlatmada gereken çabayı gösterememişizdir. Bazı ülkeler, bundan yararlanarak bizim eserlerimiz olan bezemeleri kendilerininmiş gibi dış ülkelere sunmuşlardır. Bu yöneden, Anadolu’daki dokuz yüz yıllık özgün ve seçkin ulusal bezeme eserlerimize Arap ya da İran yapıtları gözü ile bakılmıştır. Ayrıca Hüsn-i hat (güzel yazı) çalışmaları Arap alfabesi ile yazıldığı için Arapların yaptığı eserler sanılmıştır.
Modern Bezeme Sanatı
Bugünün modern bezeme sanatı anlayışına uyan sanatçı, gelenekleri bir tarafa bırakarak, kendi zevk ve duygularına göre çalışmaktadır. Çağımızda uluslar her ne kadar kendi sınırları içinde birbirinden ayrı olarak yaşıyorsa da; ekonomi, bilim ve sanatta ilişkilerini sürdürmektedir. Bu yakınlaşma yirminci yüzyıl bezeme sanatını da etkilemiş ve bağımlılığını azaltmıştır.
Bütün sanat dallarında olduğu gibi, bezemede de her sanatçı gelenek zincirini kırmış, kendi görüş ve zevkine uygun olanını seçmiştir.
Sanatçılar değişik çağların anlayışı içinde ulusların özelliğini kaynak alıp beğendiği biçimde örgeler yaratarak bezemeler üretmiştir. Bu özgürlük, bezeme sanatına büyük bir zenginlik ve genişlik kazandırmıştır. Bununla birlikte birçok ülkenin sanatçısı, yapıtlarında ulusal duygularına uyan biçimleri temel almakta, geleneksel örgelerini yaşatmaktadır. Yurdumuzda da son yollarda yapılan modern sanat eserlerinin süslenmesinde kökü çok eskiye dayanan Türk bezemelerinden esinlenen örnekler vardır.
Dünya bezeme sanatına, çalışmaları ile büyük katkıda bulunan atalarımızın yapıtları, diğer ulusların sanatçıları tarafından da örnek alınmıştır. Bu değerleri koruyup, tanıtmak ve modern bezeme sanatı anlayışına uygun şekilde işlemek, sanatçılarımızın görevi olmalıdır.
Bezemede konu üç şekilde anlatılır:
1.Gerçek (Natürel) Anlatım
Bu anlatım şeklinde bezemeye bakıldığı zaman konunun ne olduğu anlaşılır.
2.Benzetme ya da Stilize Anlatım
Bu anlatım şeklinde gizem vardır. Bezemeye baktıkça ya da açıklama yapıldığında konu anlaşılır. Bu tür bezemeler daha çok dinsel duyguların anlatımında kullanılır.
3.Soyut Anlatım
Bu anlatım şeklinde bezeme, bir objeye benzesin diye yapılmaz. Bezemede çizgi, biçim ve renkler yüzeye, göze hoş gelecek şekilde yerleştirilir.
Bezeme hazırlanmasında örgeler 7 şekilde düzenlenir:
1.Yineleme
2.Ulama
3.Atlama
4.Büyütme
5.Katlama ya da Simetri
6.Serpme
7.Girişik (Girift) Düzenleme
Türk Süsleme Motiflerimizin Başlıcaları
Rumîler: Orta Asya’dan gelen ve Anadolu Selçukluları tarafından geliştirilen bu motif genellikle kuş beden ve kanatlarından stilize edilerek üslûplaştırılmıştır.
Hataîler (Hatayî): Çin ve orta Asya etkisinde, çoğu kez kökenleri belli olmayacak şekilde stilize edilmiş çiçek motifleridir.
Bulutlar: Uzak Doğu kökenli olduğu için bu motife Çin bulutu da denir.
Münhaniler: Özellikle Selçuklu dönemi el yazması kitap süslemelerinde görülen bir motiftir.
Yarı Stilize Çiçek Motifleri: XVI. yy. ilk yarısından başlayarak Osmanlı süsleme sanatlarının sonuna kadar kullanılan bezeme motiflerimizdendir. Bazı hallerde yarı stilize olarak da çizilseler de kökenleri daima belli olacak tarzdadır.
Natüralist Çiçekler: Bu süsleme üslûbuna “Şuküfeler” de denilir. XVIII. yy.’dan itibaren Batı sanatının tesiri altında gelişmiş bir tarzdır. Tamamen natürmort anlayışı ile çizilip, boyanırlar.
Geçmeler: Özellikle Anadolu Selçukluları tarafından her sahada bolca kullanılmıştır. Yuvarlak bir noktanın etrafında çarkıfelek gibi yer alan çizgilerle desen meydana getirilir. Daima bir alttan, bir üstten olmak üzere kesintisiz devam eden şeritler halindedir. Tezhip sanatında genellikle yazıdan süslemeye geçişlerde ara pervazı (bordürü) olarak kullanılırlar.
Geometrik Mofifler: Türk süslemesinde olduğu kadar bütün İslam ülkelerinin bezeme sanatlarında da büyük yeri vardır. Üçgen, kare, daire, dikdörtgen gibi geometrik formların birleşmesinden meydana gelirler. Başlangıç ve bitiş noktalarının belli olmaması nedeniyle İslam felsefesinin etkisi altında yetiştiği kabul edilir.
Çintamani Motifi: Yan yana uzanan iki dalgalı çizgiden ve yine ikisi altta biri üstte olmak üzere üç yuvarlak benekten meydana gelen bir motiftir. Çinliler’de ve Japonlar’da “Tama” tabir edilen ve Buda’nın timsali sayılan bir remizdir. Bu motifin Türk bezeme sanatındaki anlamı, daha çok Türk topluluklarının yüzyıllar boyu güçlü hayvanlara karşı duyduğu hayranlığa dayanmaktadır. İki yatay çizginin kaplan postu, şimşek, bulut, ejder gibi değişik yorumları olduğu gibi, üç noktasında kurs, pars beneği, ay, top, kutsal inci gibi çeşitli yorumları bulunmaktadır.
Bezeme Yazılar
Yapma yazılardır. Tipolojik özelliği bulunmayan; kural dışı yazılardır. Bununla beraberi zamanla kendi aralarında belli bir grup oluşturmuşlar ve sanatta yerini almışlardır.
Müsennâ harf ve yazılar, tuğralar, geometrik, insan, bitki, hayvan biçimine sokulmuş, daha çok resim özelliği gösteren yazılardır. Arayış ve yorumlarla ortaya konulmuş olup, sembolik anlamlar da ifade ederler.
Girift Bezeme
Girişik bezeme de denilir. Birbirine sarılmış bitkilerden ya da geometrik biçimlerden oluşan bezeme türüdür. Osmanlılar ve Rönesans devri bezemelerinde çok kullanılmıştır. Atalarımızın çini panolara yaptığı çeşitli bitkilerden düzenlenmiş girift bezeme kompozisyonları bir tablo gibi seyredilir. Zaten bu dönemdeki bezeme sanatının özelliği, bitkisel biçimlerin düzenli bir şekilde birbirine dolanarak bir yüzey oluşturmasıdır. Örneğin bazıları lale, gül, karanfil, nar çiçeği, sümbül, kadife çiçeği ve ıtır yaprağıdır. Yine bu devirde ve Selçuklular döneminde geometrik biçim ve çizgilerin, girift olarak şekillenmesinden, çok güzel bezeme türleri yapılmıştır. Bu çalışmalara, ARABESK adı da verilmektedir.
Örgü Bezeme
Şerit ya da ip şeklindeki çizgilerin örgü biçiminde oluşturduğu bezeme türüdür. Özellikle Roma ve Bizans sütun başlıklarının kuşaklarında rastlanır.
KİTAP;
Tarih Boyunca Bezeme Sanatı ve Örnekleri
Hüseyin Kılıçkan
İnkılap Kitabevi;
Güzel siteler;
http://www.bezemesanati.com/giris.htm
http://www.bezemesanati.com/index.ph…page&Itemid=28